15 Şubat 2014 Cumartesi

Unutun beni… Sizinle yediğim yemekleri unutun. Birlikte gittiğimiz konserleri, yanınızda durup çalan harika müziklerin coşkusuyla birbirimize bakıp içten, sıcacık gülümsediğimiz o akşamları unutun. Sanki orada hiç olmamışım, hiç yanınızda durmamışım, birbirimize sarılıp müziği paylaşmanın keyfini hiç yaşamamışız gibi unutun.

Yazdığım tüm o aşk mektuplarını unutun. Size sayfalar dolusu, günlerce, her gece, yıllarca yazdığım şiirleri, buluşlar yapıp “sevgimi anlatmayı bir de böyle deneyeyim” demek için kesip yapıştırdığım çiçek resimli mektupları, yıkadığım marulları, yenidünya ağacının altında oturup göğe bakarken gelen Nisan ayını nasıl kokladığımızı unutun. Verdiğim, aldığım ve paylaştığım her şeyi unutun.

Muz kabuğuna basıp düştüğünüzde elinizi tuttuğumu unutun.  Yalnız olduğunuz için sevgililer gününde bir başınıza kalmayın diye akşam yemeğine sizi de çağırdığımı unutun. Size yeni giysiler aldığımı, doğum günlerinizi sabırsızlıkla beklediğimi, besteler yaptığımı, kabak kızarttığımı, ayakkabılarınızı boyadığımı unutun.

Babanız öldüğünde nasıl üzüldüğünüzü unutun. Bir gece yarısı beni çağırdığınızı unutun. Cin içip hüzünlendiğimizi unutun. Bana biletler aldığınızı, elimden tuttuğunuzu, saçımı okşadığınızı, dağlara baktığımızı, taşa, toprağa şaşırdığımızı, hayatı unutun.

Siz köşe başındayken, yokuşun dibinde oturduğumu unutun.

Davul çaldığımı, nasıl savrulduğumu, özlemekten öleyazdığımı, güneşte yanınca yoğurt sürmemi istediğinizi, şarkı sözlerini hiç hatırlayamadığımı ama şarkıları hep hatırladığımı, bana söylediklerinizi, anlattıklarınızı, sesinizi unutun. Ben unutamıyorum.


1 yorum:

Persephone dedi ki...

unutun...kalemine,yüreğine sağlık...